
Niloya
Niloya, ve en yakın arkadaşları her zaman bir süper gibi olmaya özenirler. Ve bu yüzden de sık sık en sevdikleri oyun olan süper kahramancılık oyununu oynarlar. O gün de yine kendilerine basit kostümler ve makyajlar yapmış, köyde koşuşturarak bu oyunu oynamaktadırlar. Tüm gün boyunca çevrede ve doğada gördükleri her şeye karşı, bir kahraman gözüyle bakarak kurtarmaya çalışırlar. Kimi zaman bir hayvana, kimi zaman da ailelerine yardım ederek keyifle koşuşturup dururlar.
Fakat akşama doğru havanın kararmasıyla birlikte Niloya inanılmaz bir olaya tanık olur. Önce birden bire tüm gökyüzüne yayılan renkli ışık huzmelerini fark eder. Ardından da karşı tepenin ardından yükselen bir uçan araba görür. Bunu hemen arkadaşlarına gösterir ve önce ne olduğunu anlayamazlar. Sonra da bunun, köye saldırmak için gelen bir uzay aracı olduğuna karar verirler. Ve bu andan sonra da, işte gerçek bir süper kahraman olma fırsatı ayağımıza kadar geldi diyerek, köyü kurtarmak için çalışmaya başlarlar. Tüm gece boyunca kumdan kaleler ile köyün etrafını çevirir, başka türlü türlü çocuksu çareler bulurlar. En son da kendi arabalarını uçurmaya karar verir ve bunun için uğraşırken, uyuyakalırlar.
Sabah onları bu şekilde bulan aileleri tüm olan biteni öğrenince kahkahalarla gülerek çocuklara gerçeği anlatır. Gördükleri şeyin bir uzay aracı olmadığını, komşu köye kurulan panayırın oyuncakları olduğunu söylerler. Işıklar da yine panayıra aittir. Çocuklar bu gerçeği öğrenince önce kendi hallerine gülerler. Ardından da daha önce hiç panayır görmediklerini söyleyip aileleriyle birlikte oraya giderler.
